MIŻMᾹR-I NAẒM U İNŞᾹ

mızmâr-ı belâgat, mızmâr-ı nazm, mızmâr-ı nazm u inşâ, mezâmîr-i sühan


* Sözlüklerde "at meydanı, hipodrom, koşu meydanı, meydan" gibi anlamlara sahip mızmâr/mezâmîr kelimesinin oluşturduğu tamlamalarla tezkirelerde söz söylemede, nazım ve nesir eserler oluşturmada maharetin gösterildiği yeri tanımlamada kullanılan terim.



Sözlük Anlamı

Mızmâr (çoğulu mezâmîr) kelimesi, Arapça bir isimdir. At koşturulan yer, at meydanı, hipodrom, koşu meydanı, meydan, finiş noktası anlamlarına gelmektedir (Devellioğlu, 2017, s. 747; Kanar, 2015, s. 1507).  




Terim Anlamı

Şairlerin söz söylemede, nazım ve nesir eserler yazmada maharetlerini ortaya koydukları yeri ifade etmede kullanılan bir terimdir. Tezkirelerde bu terimin birçok tamlama hâline rastlanılır. Örneğin; 17. yüzyıl tezkirelerinden Rızâ Tezkiresi'nde Mehmed Efendi maddesinde “mızmâr-ı nazm u inşâ” terimi kullanılır: “Hakkâ ki ol zât-ı bî-enbâz hilye-i fazl u takvâda hâ’iz-i rehîne-i imtiyâz oldukları gibi mızmâr-ı nazm u inşâda dahı destindeki hâme-i mu'ciz-nümâ birle kasabü’s-sabk-ı icâzdur” (Zavotçu, 2017, s. 192)




Tezkirelerdeki Bağlam Anlamı

Mızmâr/mezâmîr kelimesi oluşturduğu tamlamalarla genel bir anlamı, sözün nazım ve nesir şeklinde söylenildiği saha anlamını ifade ederken; bazı tezkirelerde sadece nazım sahasını vurgulayacak şekilde kullanılmıştır. Örneğin; Latîfî, Garîbî’den bahsettiği ve onun meşhur şairlerden olabilecek istidatta olmasına rağmen değerinin anlaşılamayıp unutulduğunu, nice ağır hareketlilerin çabuk at sürücüsü olup nazım meydanına at saldığını esefle anlattığı eserinde mızmâr-ı nazm terimine yer verir: “Bu dahî şi‘r ile şu‘arâda şöhret bulacak ve meşâhir-i şu‘arâdan olacak tab‘-ı pâk ve idrâk-i derrâkdür. Zamânı nâ-müsâ‘id olduğından kûşe-i nisyânda nesyen münsiyyen kalmışdur ve nice batıyyü’l-harekeler çâbûk-süvâr geçinüp mızmâr-ı nazma at salmışlardur” (Canım, 2018, s. 387).




Tezkirelerdeki Kullanım Sıklığı

Tezkirelerde mızmâr kelimesiyle yapılan birçok tamlamaya rastlanılsa da  mızmâr-ı nazm u inşâ ifadesi, çok tercih edilen bir terim olmamıştır.




Örnekler

Örnek 1:

Mi'yâr-ı fesâhatde sâhib-'ayâr suhan-senc gevher-zâ ve mızmâr-ı belâgatde çâbük-süvâr nükte-rübâ olup elfâz-ı gevher-bârları ‘arûs-ı ebkâr-ı tab’-ı zehhârlarını tezyin ve eş'âr-ı cevâhir-nisârları ile mehâbîb-i efkâr-ı zihn-i hoş-güftârlarını tebyîn idüp kelâm-ı rûh-bahş u cân-perver ve peyâm-ı fütûh-ı nakş u revân-güsterleri etrâf-ı 'âleme memlû ve eknâf-ı cihâna toptolu olmagla yiryüzi halkı zürefâsı ve dünyâ ehli fuzâlâsı anunla hoş-hâl ü mesrûrü’l-bâl olurlardı (İpekten vd., 2017, s. 95).

Örnek 2:

Hıyâl-i hayâli çâpüksüvâr-ı meydân-ı belâgat ü beyân olup her fâris-i mızmâr-ı nazmla ‘inânder-‘inân olmışdur. (Açıkgöz, 2017, s. 145).




Kaynaklar

Açıkgöz, N. (hzl.) (2017). Riyâzü’ş-Şuara (Tezkiretü’ş-Şuara). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Erişim adresi: https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-191371/riyazi-riyazus-suaratezkiretus-suara.html

Canım, R. (hzl.) (2018). Latîfî-Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Erişim adresi: https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-216998/latifi-tezkiretus-suara-ve-tabsiratun-nuzama.html

Devellioğlu, F. (2017). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Aydın Kitabevi.

İpekten, H., Kut, G., İsen, M., Ayan, H., ve Karabey, T. (hzl.) (2017). Sehî Beg Heşt Bihişt. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Erişim adresi: https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78460/tezkireler.html 

Kanar, M. (2015). Farsça-Türkçe Sözlük. İstanbul: Say Yayınları.

Zavotçu, G. (hzl.) (2017). Rızâ Tezkiresi. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Erişim adresi: https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-219133/riza-tezkiresi.html




Yazım Tarihi:
05/03/2025
logo-img