nazm-ı kerâmet-encâm, kelâm-ı kerâmet-encâm, kelâm-ı kerâmet-peyâm
* Kerâmet-encâm ve kerâmet-peyâm, sözlüklerde "kerametten haber veren, keramet neticesi olan ve kerametten iz taşıyan" karşılıkları verilen, tezkirelerde tasavvufî içerikli söz ve şiirleri tanımlamak üzere kullanılan terim.
Arapça kökenli olan kerâmet kelimesi, “kerem” (Mütercim Âsım Efendi, 2014, s. 5183) “hürmet” (Vankulu Mehmed Efendi, 2015, s. 2149) anlamlarına gelmektedir. Sözcük, tasavvufi bir terim olarak “evliyalarda görülen olağanüstü durum” (Parlatır, 2006, s. 883; Cebecioğlu, 2014, s. 281; Kubbealtı Lugati) demek olup “Hakk’ın velisine ikramı” olarak kabul edilmektedir (Uludağ, 2012, s. 211).
Tezkirelerde, kerâmet sözcüğünün yer aldığı kerâmet-encâm ve kerâmet-peyâm terimleri kullanılmıştır. Bunlar arasında “son, yapma, bitirme, yerine getirme” (Kanar, 2009, s. 101) anlamındaki encâm kelimesiyle bir arada kullanılan kerâmet-encâm “sonu/akıbeti/neticesi keramet olan” (Kaplan, 2018, s. 290) manasındadır. “Haber, mesaj, selam, vahiy, ilham, emir ve yasaklar” (Kanar, 2009, s. 201) anlamındaki peyâm ile oluşturulan kerâmet-peyâm da kerametten haber veren, iz taşıyan anlamına gelmektedir.
Her iki terim de velilerin olağanüstü hallerine benzer şekilde hem tasavvufi manada hem de yetenek açısından olağanüstü nitelikler taşıyan, dolayısıyla “keramet neticesi, keramet izi görülen” (Kaplan, 2018, s. 291) anlamlarını karşılamaktadır.
Kerâmet-encâm; kerametten zuhur eden, neticesi keramet olan nazım, söz. Kerâmet-peyâm; kerametten haber veren, kerametten iz taşıyan söz.
Kaplan tarafından yapılan çalışmada şiirin niteliğine yönelik eleştiri terimleri arasında değerlendirilen (2018, s. 126) kerâmet-encâm, 16. yy. tezkirelerinden Latîfî’nin Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratu’n-nuzamâ’sı ile 18. yy. tezkire yazarlarından Mirzâ-zâde Mehmed Sâlim Efendi’nin Tezkiretü’ş-şu’arâ’sında yer almaktadır.
Kerâmet-encâm Latîfî Tezkiresi’nde Sultan Veled’in biyografisindeki nazm-ı kerâmet-encâm terkibinde kullanılmıştır (Örnek 1). Müellif, terimin yer aldığı kısımda Sultan Veled’in şiirlerini velâyet-peyâm şeklinde nitelerken nazmının da kerâmet-encâm olduğunu söyleyerek şiirinden örnek vermiştir (Örnek 1). Bu ifadeleriyle Latîfî, Sultan Veled’in şiirlerindeki tasavvufî muhtevaya da atıfta bulunarak bunların olağanüstü hususiyetler taşıdığını ifade etmiştir.
Mirzâ-zâde Mehmed Sâlim Efendi de kerâmet-encâm terimini, Şehdî’nin biyografisinde yer alan kelâm-ı kerâmet-encâm terkibinde kullanmıştır (Örnek 2). Yazar bu biyografide Sa'dî-i Şirâzî'nin sözlerini kerâmet-encâm olarak nitelemiş, onun Gülistân isimli eserinden fal bakarak bir yeri okuyan ve bundan ilham alan Şehdî’nin mahlasını bu falda çıkanlara göre seçtiğini söylemiştir.
Kerâmet-encâm terimini bu bağlamda kullanan iki tezkire yazarı, Sultan Veled ve Sa’dî’nin şiir ile sözlerini kerâmet-encâm olarak nitelendirerek terimin tasavvufî muhtevasına atıf yapmışlardır. Bu yolla niteledikleri şiir ile sözlerin kerametlerle dolu olağanüstü söylemler içerdiğini söylemişlerdir.
Kerâmet-peyâm terimi, Latîfî Tezkiresi’nin taklitçi ve kusurlu şairlerin ele alındığı bölümünde yer almaktadır (Örnek 3). Yazar burada, taklitçi kimselerin kerâmet-peyâm olan yani kerametten izler taşıyan şiirleri başkalarından aldıklarını, kendilerinin asla bu sözleri söyleyecek yeteneğe sahip olamayacağını söylemiştir (Kaplan, 2018, s. 291). Buradaki örnekte, kerâmet-peyâm olarak nitelendirilen sözlerin keramet içeren, ondan iz taşıyan nitelikte olmalarının yanı sıra bu türden sözlerin sıradan kimseler tarafından yazılamayacak kadar üstün vasıflı oluşlarına da dikkat çekilmiştir.
Kerâmet-encâm Latîfî ve Sâlim tezkirelerinde birer defa, kerâmet-peyâm da Latîfî Tezkiresi’nde bir kez kullanılmıştır.
Örnek 1:
Sultân-ı serîr-i vilâyet-i sermed ve hâkân-ı taht-nişîn-i mülk-i ebed sırr-ı Celâleddîn Rûmî aʿni Hazret-i Sultân Veled
Nesr: Ve dîvân-ı hakîkat-beyânları ve beyân-ı ilhâm-nişânları dahi tercemân-ı lisân-ı gayb ve vâridât-ı ilhâm-ı bî-reybdür eşʿârı hem âşıkâne ve hem muhakkıkânedür. ʿAle’l-husûs ki bu şiʿr-i velâyet-peyâm ve nazm-ı kerâmet-encâm Hazret-i Rabbu’l-enâmuñ cemâl-i cemîli nikâb-ı celâlinde mestûr ve sıfat-ı latîfi verâʿ-ı perde-i kahrından zuhûr itdügin îmâ ve işʿâr ider (Canım, 2018, s. 77).
Örnek 2:
Şehdî
Şeyh Saʿdî merhûmuñ Gülistân-ı bî-hazânından teberrüken tefeʿʿül eyleyip keyfe mattefak ser-safha-i kelâm-ı kerâmet-encâmında şehd-i fâyık-ı lafz-ı şîrîni meşhûd-ı bâsıra-i yakîni olmagla işâret-i feyziyye-i revân-ı şeyhe lâyık ve teberrüken bu mâddeyi ahz eyleyip Şehdî mahlası ile akrânına fâyık olmuşlardır (İnce, 2018, s. 274).
Örnek 3:
Der beyân-ı ʿözr-i dîger der hakk-ı şuʿarâ-yı mukallidîn ü kâsırîn
Nesr: Ve ekserinüñ evrâk-ı eşʿârın tefehhusu tetebbuʿ ider olsañ kelimât-ı meʾhûzesinüñ meʾhazı maʿlûm olup her beyti bir dîvândan alınmış ve her maʿnâ bir sâhib-i ʿirfândan çalınmış bulunur. ʿAceb budur ki elfâz-ı nazma ekserinüñ agzı yakışmaz ve kendüye istinâd itdügi sanâyiʿ ü maʿânî aslâ agzına düşmez. İmʿân-ı nazar kılsañ îrâd u ibrâz itdükleri kelâm-ı kerâmet-peyâmla rütbelerinüñ katʿâ münâsebeti yok şol velede beñzer ki vâlidine aslâ müşâbeheti olmaya (Canım, 2018, s. 60).
Canım, R. (hzl.) (2000). Latîfî Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-metin). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Erişim Adresi: https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-216998/latifi-tezkiretus-suara-ve-tabsiratun-nuzama.html
Cebecioğlu, E. (2014). Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. Ankara: Otto Yayınları.
İnce, A. (hzl.) Mirzâ-zâde Mehmed Sâlim Efendi Tezkiretü’ş-şu’arâ (İnceleme-Metin). Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Erişim Adresi: https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-203805/mirza-zade-mehmed-salim-tezkiretu39s-su39ara.html
Kanar, M. (2009). Farsça-Türkçe Sözlük. İstanbul: Say Yayınları.
Kaplan, F. (2018). Latîfî Tezkiresi’nde Edebî Eleştiri Terimleri ve Edebiyat Eleştirisi (Doktora Tezi). Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla.
Kaplan, F. (2021). Klasik Türk Edebiyatı Eleştiri Terimleri Sözlüğü Latîfî Tezkiresi Örneği. İstanbul: DBY Yayınları.
Koç, M. ve E. Tanrıverdi (hzl.) (2014). Vankulu Lügati. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı.
Koç, M. ve E. Tanrıverdi (hzl.) (2013). El-Okyânûsu’l-Basît fî Tercemeti’l-Kâmûsi’l-muhît Kâmûsu’l-muhît Tercümesi (6 Cilt). Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı.
Kubbealtı Lugati. Erişim Adresi: https://lugatim.com/s/keramet.
Parlatır, İ. (2006). Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. Ankara: Yargı Yayınevi.
Uludağ, S. (2012). Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Kabalcı Yayıncılık.